Kabul etmek gerekir ki bir Ülkücü olarak ömrümüzün çok büyük bir kısmı ABD’ye daha doğrusu Amerikan Emperyalizmine karşı durmakla geçti, Dünyanın nerede ise tüm ülkelerini kendisine kul köle yapmak adına manevra üzerine manevra ya...
Kabul etmek gerekir ki bir Ülkücü olarak ömrümüzün çok büyük bir kısmı ABD’ye daha doğrusu Amerikan Emperyalizmine karşı durmakla geçti, Dünyanın nerede ise tüm ülkelerini kendisine kul köle yapmak adına manevra üzerine manevra yapan ABD’nin hakkından gelmek fikri “Bir gün Beyaz Sarayın bahçesinde atımıza ot yedireceğiz” idealinde vücut bulmuştu.
Ne zamanki gençlik yıllarımız bir su misali sona erdi, orta yaş grubuna geçtik oradan da yavaş yavaş olgunlaşma sürecine “merhaba” demiştik ki bizim “dünya üzerinden silinmesi lazım” diye düşündüğümüz ABD canı istediği ülkeyi yeryüzünden silmek oda olmuyorsa “kafasına taktığı ülkeyi ekmeğe muhtaç edecek” noktada olduğunun farkına vardık.
Son birkaç gündür ABD’nin Afganistan’da uygulamaya koyduğu ve artık çok net bir şekilde belli oluyor ki yıllardır tasarladığı bir harekat noktasında 300 bin askeri bulunan Afganistan ordusu tek bir kurşun atamadan 75 bin civarındaki Taliban ordusuna koskoca bir ülkeyi teslim etti.
Afganistan Cumhurbaşkanının canını kurtarabilmek adına saatler içerisinde bir uçak ile yakın çevresi ile birlikte ülkesinden ayrılması üst düzey askerlerinde o saatlerde Afganistan’dan çıkarak başka ülkelere kaçmaları tüm dünyanın gözü önünde cereyan etti.
Bir noktada işin ucu Türkiye Cumhuriyetine dokunmasa Afganistan’da olup bitenler karşısında “Canları cehenneme ne halleri varsa görsünler 300 bin kişilik düzenli ordusu bulunan bir devlet 75 bin kişilik Taliban ordusu karşısında tek mermi atmadan bozguna uğramış, onlar geleceklerini düşünmüyorsa biz neden düşünelim.?” diyeceğiz ancak hepimiz biliyoruz ki iş dönüp dolaşıp bize kadar ulaşacak.
ABD’nin bu konuda yıllar içerisinde hayata geçirmeye çalıştığı oyun yukarıda da belirttiğimiz gibi tüm dünyanın gözü önünde bir tiyatro gibi oynandı ve tek bir mermi atılmadan bir ülkenin yönetimi değişmiş oldu.
Afganistan gibi bir ülkenin tek başına 75 bin kişilik ordusu bulunan talibana teslim edileceğini beklemek elbette aşırı bir iyimserlik daha da önemlisi saflık olur, Ülkede ABD tarafından oynattırılan tiyatro sonrasında Rusya’nın bu duruma ne diyeceği yada ABD ile nasıl bir paylaşım yapacağı herkesin merak konusu.
Taliban kuvvetleri geçtiğimiz ay ABD’nin ülkeden ayrılacağının ve Kabil’deki Karzai hava alanının Türk askerleri tarafından korunacağının konuşulmaya başlandığı günlerde Taliban’ın “biz yönetimi ele geçirdiğimizde ülkede kalan her ülkeyi işgalci sayarız” şeklindeki açıklaması bizim açımızdan tehlikenin hangi boyutlarda olduğuna en büyük örnek olsa gerek.
Afganistan’dan geçtiğimiz aylarda Türkiye’ye doğru başlayan ve bir türlü durdurulamayan göçün şu sıralarda artarak devam edeceği konusunda hepimizin büyük endişesi var,İran üzerinden başlayan bu göç dalgasının nerede duracağı da belirsiz.
ABD oyunu sessiz sedasız bir şekilde sahneye koydu, hepimizin gözü önünde savaşsız-kavgasız ve çatışmasız bir şekilde ülkenin yönetimini değiştirdi, kendisini kurtardı.
Şimdi bütün mesele bizi de sahaya atmaya çalışan ve vereceğimiz kayıplar dolayısı ile asla üzüntü yaşamayacak olan ABD’nin bu tezgahından nasıl kurtulacağımızdır.
Umarız yöneticilerimiz tehlikenin farkındadırlar.