Ulusumuzun ışık kaynağı, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, aydınlık Türkiye'nin sembolü, büyük devrimci ve düşünce adamı Atatürk'ün yurttaşlarımızın gönlündeki erişilmez yeri hiçbir zaman değişmeyecek, değiştirilemeyecektir. 

Devletimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, sadece Türk milletinin 'Ulusal Mücadele ve Çağdaşlaşma Lideri' olarak kalmamış, tüm dünyaya örnek olan engin düşünceleriyle çağdaş bir uyanışın öncüsü ve evrensel bir hareketin de kaynağı olmuştur. 'En büyük eserim' diye nitelendirdiği Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları olarak, tüm insanlığın üzerinde uzlaştığı bu büyük şahsiyeti, içinde bulunduğumuz bu zorlu dönemde, her zamankinden daha fazla anlamaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. 

Büyük liderler için ‘kuşkusuz ki matem değil; fikirlerine sadakat gereklidir’ düşüncesinden hareketle 10 Kasım tarihini bir matem ve milli bir yas günü olarak kabul etmek yerine, fikirlerine yönelmek için bize verilmiş bir fırsat olarak görmeliyiz. Demokratik, laik ve çağdaş değerlerinden oluşan kişiliğindeki bütünleştirici kimliği ve bilimi rehber edinmiş olan anlayışı ile Atatürkçü Düşünce Sistemi, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, milleti ile sonsuza denk bölünmez bir bütün olarak yaşatacak, en büyük ateşleyici güçtür.

Bu duygu ve düşüncelerle;  Bir ülkenin onurunu haysiyetini koruyarak nasıl değiştirileceğini, dönüştürüleceğini, nasıl çağdaş ve örnek bir cumhuriyet haline getirilebildiğini, hem tarih yazarak, hem tarihe not düşerek göstermiş, hem de mazlum milletlere örnek olsun diye tarihe tescil ettirmiş olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün aramızdan ayrılışının 79. yılında saygıyla, şükranla, özlemle anıyorum.