Başbakan Binali Yıldırım demokrasiye darbe vurmak isteyenlerin bunu başaramayınca ekonomi üzerinde yeni bir faaliyet içerisine girdiklerini belirterek, "Milli irade, siyasi istikrarı azimle koruduğumuz gibi hiç kimsenin endişesi olmasın
Başbakan Binali Yıldırım demokrasiye darbe vurmak isteyenlerin bunu başaramayınca ekonomi üzerinde yeni bir faaliyet içersine girdiklerini belirterek, "Milli irade, siyasi istikrarı azimle koruduğumuz gibi hiç kimsenin endişesi olmasın bu ekonomik saldırıların da üstesinden geleceğiz" dedi
Gebze Teknik Üniversitesi'nde düzenlenen 'Sanayi ve Teknoloji Zirvesi' ne Başbakan Binali Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Gebze Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Haluk Görgün, akademisyenler ile sanayici ve iş insanları katıldı. Başbakan Yıldırım yaptığı konuşmada, Türkiye'nin etrafında yaşanan savaş, belirlisizliklere rağmen önüne çıkan engelleri birer birer aşarak bu günlere geldiğini belirterek, "Geleceğe emin adımlarla yürüyor. Son 16 yılda pek çok sınamalardan geçtik. Millet iradesine, demokrasiye, seçilmiş hükümetlere yönelik saldırıları hiç eksik olmadı. En son 15 Temmuz'da hain işgal girişimiyle ülkeye topyekun el konulmak istendi. Milletimizle el ele vererek bu zorlukları aşarak bu günlere geldik. Demokrasiye darbe vurmak isteyenler bunu başaramayınca bugünlerde ekonomi üzerinde yeni bir faaliyet içersine girmiş gözüküyor. Milli irade, siyasi istikrarı azimle koruduğumuz gibi hiç kimsenin endişesi olmasın bu ekonomik saldırıların da üstesinden geleceğiz" dedi.
'ALIN TERİNİN YANINA AKIL TERİNİ DE KOYMAMIZ LAZIM'
Gençlere odaklandıklarını söyleyen Başbakan Yıldırım, "Bugün hamdolsun milletimiz yanımızda, biz de bütün varlığımızla milletimizle beraberiz. Geçen hafta temelini attığımız nükleer santralde 2023'e giderken enerji güvenliğimizin sağlanması ve çeşitliğin elde edilmesi için ülkemize mukayeseli üstünlük sağlayacak. Pazartesi günü bir teşvik sistemini kamuoyuyla paylaştık. Daha çok üretmeye, daha çok büyümeye hedeflenen bu teşvik sisteminde neler var? Katma değerin fazla olanı teknoloji gerektiren ve Türkiye'nin cari açık alanlarda yatırım yapılıyor. Bazı bildik ekonomistler siyasiler bundan mutlu olmadı. 'Koca koca teşvik paketlerini yandaşlara veriyorsunuz' dediler. Bu kafayla hareket edenlerin bu ülkenin yönetiminde hiç ama hiç var olma şansları yok. Bunlar tamamen Türkiye'nin gerçeklerden habersiz olmak, bilgi olmadan bilgi sahibi olmanın getirdiği cehalettir. 23 proje var, aç bak kardeşim neler var. Doğrudan 35 bin kişi istihdam ediliyor. Dolaylı olarak 134 bin istihdam var. Bırak ötesini 20 milyar dolar bir kalemde ihracat ile ithalat arasındaki açığı azaltıyor. Niye bunları yapmazsan gideceksin dışarıdan alacaksın. Dışarıdan alınca para, döviz, yerli kaynağını dışarıya transfer edeceksin. Bu ithalat üzerinden kolay para kazananları bunlardan bekleyemezsin. Biz bugünümüz yarınımız olan geleceğimize gençlere odaklanıyoruz. Aramızdaki fark bu. Artık teknoloji gerektirmeyen ürünleri herkes yapar. İşçilik maliyetleri bazı uzak doğu ülkelerde bizim 50 katımızdan daha ucuz. Aynı ürünü biz yaparsak rekabet şansımız var mı? Alın terinin yanına akıl terini de koymamız lazım, bilgiyi de koymamız lazım. Bilgiyi kullanan ve bilgiyi üreten ülkeler aradaki farkı açıyor, bilgiye erişemeyen ülkeler yarış dışı kalıyor. Bunu görmemiz lazım" diye konuştu.
'KÜRESEL ANLAMDA CİDDİ BİR BELİRSİZLİK VE DALGALANMA VAR'
Başbakan Yıldırım, Çin ile ABD arasında başlayan ticaret savaşının ekonomik dengeleri bozduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
"Dünya artık küresel bir köy haline geldi. Saat farkı olmaksızın her türlü olay her türlü bilgi her an akıyor. Hep dünyada yaşayan ister gelişmiş, ister gelişmemiş ülkeler olsun her ülkedeki olay bir vatandaş başka bir ülke tarafından biliniyor, ona göre kamuoyu oluşuyor. Sanal gerçeklik diye bir şey var. Bunlar üretim alışkanlıklarımızı değiştirecek. Sanal gerçeklikte bazı mesleklerin artık havası da kalmayacak. Yeni meslekler çıkacak. 5-10 yıl sonra doktorların artık işsiz kalabilme riski olabilecek. Bilişimle her şey olabilecek. Bilişim teknoloji bize bunu gösteriyor. Onun için ıskalamayıp değişimi yaşayarak kendimizi yenileceğiz. Bunu yaparsak ülkemizi değişimle geliştirmiş olacağız. Son 16 yılda önemli yol aldık. Bu yolu yeterli görememeyiz. Biz geçen sene G-20 içinde en fazla büyüyen ülke olduk. Ama bunu yeterli göremeyiz. 2003-2017 arasında küresel kriz var. Dünyanın büyümesinin durduğu küresel ticaretin azaldığı bir dönem var. Buna rağmen Türkiye 15 yıl üstü üstüne yüzde 5.8 büyümeyi başardı. Bu noktalara kolay gelmedik. Küresel finans piyasaları şuanda çalkantı içinde bir dalgalanma var. Neden? Çin ile ABD arasında başlayan bir ticaret savaşı, tabiri caizse birbirine kılıç çektiler. Buradaki ekonomik savaş küresel dengeleri de bozuyor. Şu anda böyle bir süreç yaşıyoruz. Bu hem ülke ekonomisini tek tek etkilediği gibi küresel belirsizliği de arttırıyor. Buna Orta Doğu'daki kimyasal silah kullanımı o masum yavruların hunharca katledilmesini de bunları koyunca küresel anlamda ciddi bir belirsizlik ve dalgalanma var. Türkiye de etkileniyor. Biz bütün bu belirsizliklerin göbeğinde yer alıyoruz. Bütün olayların merkezinde biz varız. Terör, savaş, göç hepsi burada. Milletimiz şunu bilsin biz bu süreçleri daha önce de yaşadık. 2016 darbesinden sonra yaşadık. Bir çeyrekte yüzde 4 küçüldü Türkiye. Hızlı bir şekilde tüm tahminleri alt üst ederek 3.16 ile kapattık."
'BİRİNCİ MESELEMİZ EKONOMİYİ DAHA BÜYÜTMEK'
Şu anda en önemli meselenin ekonomiyi büyütmek olduğunu belirten Yıldırım, "Ekonominin bu kadar ısınması doğru değil diyorlar. Ne istiyorsunuz kardeşim. Bir şey söyleyin. Dolayısıyla bunlar siyasi mülahazalarla yapılan değerlendirmeler. Bizim bunlara itibar etmek değil, milletimiz için doğru olanı yapmaktır. Doğru bildiğimiz şey üretmek, istihdam oluşturmak, ürettiğimizi satmak ülke ekonomisine değer katmaktır. Türkiye ayaklarını yere sağlam basıyor. Bu istikrar, bu güven olduğu müddetçe küresel sermaye de özel sektörümüz de devletimizin verdikleri teşviklerle büyümemiz devam edecek. Büyümedeki hedefimiz sürdürülebilirlik. Her yıl üst üste son 17 yılda başardığımız yüzde 6'lık büyümeyi devam eden yıllarda da sürdürmek. Bunun için istikrar lazım. Güven var, terör bugün Türkiye'nin birinci meselesi değil, bundan iki yıl önce birinci meseleydi. Birinci meselemiz ekonomiyi daha da büyütmek, reel sektöre gerekli desteği sağlamak. Bu toplantının amacı da bu. Rektörümüze de sordum, 'sanayi ve üniversite işbirliğini nasıl başardın?' dedim. Vakıf kurduklarını ve mütevelli heyetine de belli başlı sanayicileri dahil ettiklerini ve işin sahibi olduklarını söyledi. İşin içine sorumluluğu dahil ettiğinizde onlar da ellerini taşın altına koydular. Ar-Ge ve yenilikçi çalışmalara desteklerini arttırdılar. Gerçek anlamda üniversite sanayi işbirliği başlamış oldu. Bizim zamanımızda sanayiciler burunlarından kıl aldırmıyordu. Gel kardeşim üretimin heyecanını şurada yaşa. İkisi birbirinden bekliyor. Olmaz. Gebze Teknik Üniversitesi bu ezberi bozmuş. Gel kardeşim Türkiye'nin geleceği yenilikçi üretimde demiş, bu potansiyeli ortaya çıkarmış. Şimdi 11 teknik üniversitemiz var. Ne kadar büyük bir imkan. Gelecek Türkiye'nindir, Türkiye gelecektir. 7 düvel üzerimize geliyor. Avrasya coğrafyasında öyle dik duruyoruz ki, Türkiye'ye bölgeye zarar vermek isteyen süper güçler de Türkiye'ye bakmaya başladılar. Suriye'de güveni dize getirmek kolay değildir. Bu başarı bu milletin başarısıdır. Biz bu topraklarda yaşıyoruz. Bölgenin kaderinden kendimizi soyutlayamayız. Bölgenin geleceğine karar veren ülke Türkiye olmalı, Türkiye'nin komşuları olmalıdır. Bütün bunlar geride kalacak. Geleceği inşa etmek için bilim teknoloji alanına daha çok yatırım yapmamız lazım. Bilgi üretmek konusunda mazeretimiz kalmadı."
'TÜRKİYE'NİN ÖZELLİĞİ SON DAKİKA MUCİZESİ'
Türklerin bir özelliğinin son dakika mucizesi olduğunu söyleyen Yıldırım, şöyle konuştu:
"15 yılda çok ciddi mesafeler aldık. Politikalarımızı güncelledik. Yanlışlarımızı düzeltme fırsatı bulduk. Ar-Ge projelerinden pazarlama stratejilerine kadar her alanda desteğimizi arttırdık, arttırıyoruz. 77 teknoloji geliştirme bölgesinden 56'sı faaliyete geçti devam ediyor. 21'inin de alt yapı çalışmaları sürüyor. Ar-Ge merkez olma niteliğini kazanan belgesini alan 857 tane firma var. Şartlarını yerine getirmiş. Demek ki firmalarımız geleceğin Ar-Ge de olduğunun farkına varmış. Tasarım merkezi sayısı 195 olmuş. Bunlar olmayan şeylerdi. İnsanlar, 'Projeye para mı verilir, akla para mı verilir?' diyordu. Şimdi akla para vermezsen ömür boyu onun bedelini ödersin. Yanlış proje yaparken 10 katını 100 katını ödemek zorunda kalırsın. Japonların bir prensibi var. Bir Japon bir işe karar verdiğinde işe başlamadan önce 5 yıl çalışır ve 5 dakikada uygulamaya koyar. ABD 5 dakikada karar verir, 5 yılda da işin içinden çıkamaz. Bugünlerde de görüyoruz. Her gün bir karar değiştiriyor. Türklerin de bir özelliği var 'son dakika mucizesi'. Onu da unutmayın. Hiç kimsenin hayatta bitmez diyeceği yerlerde Türkler bitirir. Yatıyoruz yatıyoruz son anda bir dalıyoruz hepsini halledip geçiyoruz. Aman böyle olmasın, kararlı istikrarlı kendimizi de çok yormadan strese girmeden yapsak daha doğru. Demek ki zor hemen yapılır, imkansız biraz zaman alır. Teknolojik ürün destek programın kapsamında 204 işletmemize 50 milyon destek aktarmışız. 857 Ar-Ge,195 tasarım merkezimizde üzerinde çalışılan proje sayısı 12 bin. Bu kadar proje ile uçarız düşünülüyor. 100 proje çalışırsınız 95'i işe yaramaz. Bırak 99'u işe yaramaz, bir tanesini tuttursanız Türkiye'yi uçurmaya yeter. Gelişmiş ülkeler harcıyor uğraşıyor sonunda fark oluşturacak bir şey buluyor o zamanda köşeyi dönüyor. Onun için Ar-Ge önemli. Yenilikçilik önemli. Bizim doğal zenginliğimiz yok, bazı ülkelerde Cenab-ı Hak vermiş akıyor. Oradan dolduruyor dolduruyor içiyor. Biz akıl ve alın teriyle mücadelemizi kalkındırıyoruz. Bizim ki daha kıymetli. O kaynaklar tükenir biri gelir el koyar. Racon kesiyorlar sen çok biriktirdin deyip elinden alıyorlar. O kadar biriktireceğine milletini kalkındır. O taraf onların işi, biz kendi işimize bakalım"
'CANLARINI SIKMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Türkiye'nin her açıdan farklı bir noktaya geldiğini ifade eden Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye edilgen ülke durumundan çıkmıştır. Birisi bir şey söyler, Türkiye hizaya geç, der hizaya geçersin. Şimdi Türkiye sonucu belirleyen ülke etken ülke. Bu milletimizin özgüvenini arttırıyor, geleceğe olan inancını arttırıyor. Bu sayededir ki, 3 terör örgütü ile aynı anda yurt dışı ve içinde mücadele ettik. Bugün ülkemizi terör belasını gündemin aşağılarına çektik. Bitti demiyorum. Bu mücadele de devam edecek. İnsanlar artık özgürce sokağa çıkıp bayrağını dalgalandırabiliyor. Cebine saklamıyor. Devlet otoritesi her şeye hakim. Nusaybin, Cizre buralar yeniden yapıldı. İnsanların gelecek planlarını yaptığını, gençlerin dağa değil geleceğe yöneldiğini görüyoruz. Bütün güzel şeyler olunca bundan rahatsız olanlar da oluyor. 'Bunların petrolleri yok doğal gazları yok. Terörle de içerde dışarıda mücadele ediyorlar. Biz her koldan diz çöktürmek için uğraşıyoruz ama ayaktalar' diyorlar. Canlarını sıkmaya devam edeceğiz. Ülkemizi istikrar içinde taşımaya devam edeceğiz. Ülkesine inanan, milletine sevdalı bir cumhurbaşkanımız var. Onun ekibi olarak bu çalışmaları ülkemiz ve milletimiz için çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz."
IŞIK: BİLGİYİ TEKNOLOJİYE DÖRNÜŞTÜRÜRSENİZ DE İNANILMAZ GETİRİSİ VAR
Bu topraklarda bağımsız yaşamının 3 temel şartı olduğunu söyleyen Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, "Bu topraklar bizim vatanımız. Bu topraklar bize vatan olsun diye binlerce insanımızı şehit verdik. İlelebet bu topraklar vatanımız olacak inşallah. Bu topraklar üzerinde çok fazla hesap yapanın da olduğu önemli topraklar. Bu topraklarda bağımsız ve hür yaşamının 3 temel şartı var. Demokrasi, ekonomi ve güçlü bir silahlı kuvvetler. Bunlardan biri eksik olursa bağımsız ülke hedefimizden yaralanırız. Ekonomisi üretime değil de, tüketime dayanan ülkeler havadan nem kapar. En ufak sıkıntıda ekonomi sarsılır. Ekonomisi üretime dayanan ülkeler ise sarsıntı ne kadar güçlü olursa olsun ayakta kalmayı başarır. Ekonomisi üretime dayanan ülkeler nitelikli üretim Ar-Ge ve inovasyondur. Bilime yatırım yapmayan ülkenin gelecekte iddiası olması mümkün değil. Teknolojiye ve inovasyona yeteri kadar imkan, enerji harcamayan ülkelerin bu yarıştan erken kopacağı net. İktidarlarımız döneminde bu konulara çok ciddi kaynak harcadık. Harcadığımız bütçe 10 katını geçti. Ama bu alandaki en önemli unsurun nitelikli insan unsuru olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu noktada ekonomisi ekonomiye dayalı bir ülke iddiasını ortaya koyan Türkiye de en önemli aktör üniversitedir. Üniversitenin aktif olarak işin içerisine bırakın elini vücudunu koymadığı üretimin başarılı olması mümkün değil. Biz istiyoruz ki üniversiteler kendi evrenlerinde yaşamasın. Biz istiyoruz ki, sanayi ile üniversite Katolik nikahı kıysın. Devlette bu nikahın en önemli şahidi olsun. Bunun yürümesi için de ne gerekiyorsa desteği versin. En değerli şey bilgi. Bilgiyi teknolojiye dönüştürürseniz de inanılmaz getirisi var" dedi.
ÖZLÜ: HEDEFİMİZ TEKNOLOJİDE SINIF ATLAYAN BİR TÜRKİYE'DİR
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü ise hedefin sınıf atlayan sıçrayan bir Türkiye olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
"Yeni fikirlerin üretildiği, yeni projelerin yapıldığı yerler burasıdır. Bilimle hayatı, bilimle teknolojiyi bilimle sanayiyi buluşturan üniversiteler için çabalıyoruz. Üniversitelerden en büyük beklentimiz insan kaynağının yetiştirilmesidir. Sanayi artık dijitalleşiyor. Sanayi de yüksek teknolojiler ürünlere odaklandık. Bugün toplantı da yüksek teknolojiye geçiş programına önemli katkılar sağlayacak. 2 gün önce açıklanan yeni teşvik sistemi teknolojiyi destekleyen bir sistemdir. Bakanlığımıza bağlı tüm kuruluşlarımız bütün enerjilerini yüksek teknolojiye odaklanmış durumdalar. Hedefimiz teknolojide sınıf atlayan, sıçrayan bir Türkiye'dir. Bizim tüm hedefimiz bilim merkezi, teknoloji üssü ileri sanayi ülkesi bir Türkiye oluşturmaktır. Bu hedefe doğru yürürken en büyük dayanağımız teknoloji üreten üniversitelerimizdir"