İçerisinde bizimde yaşamaya çalıştığımız coğrafyanın ne kadar zor ne kadar acımasız olduğunu buradan bir kez daha belirtmeye gerek yok, Yıllar önce Haçlı ordularının seferleri ile başlayan Müslüman Türk milletini yok etme çalış...
İçerisinde bizimde yaşamaya çalıştığımız coğrafyanın ne kadar zor ne kadar acımasız olduğunu buradan bir kez daha belirtmeye gerek yok, Yıllar önce Haçlı ordularının seferleri ile başlayan Müslüman Türk milletini yok etme çalışmaları o günlerden içerisinde bulunduğumuz anlara kadar aralıksız devam ediyor.
Sınırlarımız dışında böylesine organize bir saldırı devam ederken sınırlarımız içerisinde bulunan emperyalist güçlerin işbirlikçileri de güçleri oranında Müslüman Türk düşmanlarını zayıf düşürmeye yönelik ne kadar kötülük varsa yerine getirmekten çekinmiyorlar.
Böylesi vatan mücadelesinde şehitlerimiz oluyor,
Bir gül bahçesine girer gibi toprağın kara bağrına gönderdiğimiz şehitlerimizi uğurlarken cenazeyi kıldıran İmam efendi düşmanlarımız için çoğunlukla “Allah'ım! Bize ve dinine düşman olanları kahr eyle...
Zalimleri zalimlerle helâk eyle...
Allahım! Dinine yardım edenlere yardım eyle..
.İslâm'ı ve müslümanları aziz eyle...”
şeklinde beddua eder , cenazeye katılan cemaatte bu duruma “amin” diyerek katkı sunar.
Toplumu infiale getiren daha büyük olaylarda ise çoğunlukla cuma hutbelerinde imam efendi kendisi pür dikkat dinleyen cemaate
“Hayırlar feth ola...
Şerler def' ola...
Düşmanlarımız kahr u tedmîr ü perîşân ola...
Ordularımız karada ve denizde ve havada dâimâ mansûr u muzaffer ola...
Dîn ü devlet, vatan u millet uğruna çalışanlar iki cihânda azîz ola...
Üzerlerimize teveccüh etmiş ve edecek kazâlar ve belâlar def' ü ref' ola...
Vatanımız ve cümle bilâd-i islâmiyye her türlü âfât-ı semâviyye ve aradiyyeden masûn ve mahfûz ola...
Âmîn bi hürmet-i seyyidi'l-mürselîn ve bir hürmet-i men erseltehû rahmeten lil âlemîn...”
dedikten sonra cemaatten büyük bir huşu içerisinde “Aminnnn” cevabı gelir.
Biz 1960 doğumluyuz, İsrail Devletinin kuruluş çalışmaları da biz doğmadan 13 yıl önce yani 1947 yıllarında başlamış, O gün bu gündür İsrail topraksız olarak kurduğu ve daha çok Filistinlilerden para kuvveti ile ele geçirdiği toprakları her geçen gün milim milim ilerleyerek biraz daha büyütmek için her yolu deniyor.
İsrail askerlerinin topraklarını biraz daha genişletmek adına Filistin’de çoluk-çocuk-yaşlı-genç-kadın-kız demeden öldürüyor, yakıyor, yıkıyor, karşı gelenleri toplama kamplarına gönderiyor ve bu kötülükleri de kendisine “vatan toprağı” oluşturmak adına yapmak zorunda olduğu yalanını bütün dünyanın gözünün içi e baka baka ifade etmekten geri durmuyor.
İsrail’in kendi vatandaşlarına yurt yapmak adına önüne çıkanı yakıp yıktığı bir noktada hepimizi üzen saldırıları sonrası kendilerini “İslam Ülkesi” diye tanıtan Ortadoğu ülkeleri İsrail’in her saldırı sonrası biraz daha çılızlaşan sesleri ile “yasak savma” kabilinden kınama bildirileri yayınlıyorlar.
İsrail ülkesinin topraklarını biraz daha genişletmek için önüne gelen her engeli tek tek aşarken nüfusu milyarları bulan İslam alemi İsrail’in yaptığı saldırılara onların tekniği ile cevap vermeleri gerekirken birbiri ardına yapılan ve aradan 60 yıl geçmesine rağmen ne işe yaradığını bugün bile anlamakta zorluk çektiğimiz “Büyük Filistin –Büyük Kudüs-Büyük Siyonizm” mitingleri sona ererken kürsüden bir konuşmacının
“Allah’ım Filistinli kardeşlerime acil şifalar ver..
Filistinli kardeşlerimi ihya eyle..
orada bulunan İsrail’i de kahhar isminle kahreyle yarabbi..”
duasını canhıraş bir ses tonu ile okur, mevsim yaz ise sıcaktan, Kış ise soğuktan bir an önce kurtulup evine gitmek isteyen topluluk ta cami cemaati gibi “Aminnn” diyerek vazifesini yerine getirdiğini düşünür.
Tarihte Haçlı seferleri olarak bildiğimiz 1095 ve 1272 yılları arasında yapılan, Avrupalı katolik hristiyanların ve papanın talebi, çeşitli vaatleri üzerine müslümanların elindeki kutsal topraklar üzerinde askeri ve siyasi kontrol kurmak için düzenlemiş oldukları seferler bugünde değişik savaş metodları ile devam ediyor ve dikkat edin, kendisini haçlı olarak kabul eden kim varsa onların ülkelerinde bolluk-bereket-rahatlık varsa İslam dünyasında ki sıkıntılarda her geçen gün daha üst düzeye tırmanıyor.
Haçlı dünyası nerede ise 2 bin yıldır hiç durmadan bize saldırıyor, bizde 2 bin yıldır
“Allahım! Bize ve dinine düşman olanları kahr eyle...
Zalimleri zalimlerle helâk eyle...
Allahım! Dinine yardım edenlere yardım eyle..
.İslâm'ı ve müslümanları aziz eyle...”
şeklinde bize göre dua karşı tarafa beddua ediyoruz ancak gelinen noktada anlaşılıyor ki dua, beddua da yetmiyor.
Haçlı seferlerini düzenleyen ülkeler bir taraftan sefer üzerine sefer yaparken diğer taraftan da ilimde-teknolojide devrim üzerine devrim yaparak hem savaşları kendi lehlerine çeviriyor, uygulamaya koydukları teknolojiler ile de dünyadaki diğer ülkeleri kendilerine sömürge yaparak sınırları içerisinde yaşayan ,insanlarına son derece rahat bir hayat sürme imkanı buluyorlar.
Duayı kesinlikle elden bırakmayalım
ancak dünyanın geldiği bu bilgi çağında da batı ile aramızda uçurum haline gelen teknolojik takvimi kapatmak bizi sadece savaş meydanlarında değil ekonomide de en üst noktalara getirecek mesafeyi almamız gerektiğini unutmayalım.
Çağ açıp çağ kapatan Fatih’in İstanbul’u alması için bütün İslam dünyası dua etti, ancak Fatih Sultan Mehmet’te “Nasıl olsa dua eden çok gideyim İstanbul’u alayım” diye düşünmedi,
Boğazın iki tarafını birbirine bağlayan hisarları inşa etti,
Macar asıllı Urban Usta’nın yaptığı ve namlu uzunluğu 8 metre, namlu çevresindeki bronzun kalınlığı 20 cm, fırlattığı güllelerin ağırlığı ise yaklaşık 12 kantar (yaklaşık 678 kiloluk gülleler, Karadeniz sahillerinden getirilen kara bir taştan ve mermerden yapılan gülleyi yaklaşık bir mil uzağa fırlatabilen top Sesi ise kilometrelerce uzaktan duyulan güllenin düştüğü yerde iki metrelik bir çukur açan silahları da gece gündüz demeden imal ederek İstanbul’un fethinde kullandı.
Bugünlerde galiba bizim karşı karşıya kaldığımız sıkıntıların kaynağı birazda samimiyetsizliktir, inanmadığımız bir meseleye inanıyormuş gibi dua ederek işlerin çözüme ulaşacağını düşünün kafa yüzünden 13 milyonluk İsrail 250 milyon civarındaki Müslümanım diyen Arap ülkelerinin tozunu atıyor.
Bizim “İsrail Perişan olsun, Haçlı orduları darmadağın olsun” diye yarı kalple ettiğimiz dualar 60 yıldır İsrail’İn teknolojisini durduramadı,
bu aşamadan sonra da durduracağına olan inancımız sürekli azalıyor, aksini iddia eden varsa beri gelsin bizi de ikna etsin.