Mardin’de 300 ile 500 yıl arasında yaşayan Dağdağan ağacında yetişen nohut küçüklüğündeki meyvesi kış aylarında hastalara şifa dağıtıyor.Şehmus EDİS (MARDİN İGFA) Hem meyvesi hem de çekirdeği yüksek oranda kalori, fosfor, vit...
Mardin’de 300 ile 500 yıl arasında yaşayan Dağdağan ağacında yetişen nohut küçüklüğündeki meyvesi kış aylarında hastalara şifa dağıtıyor.
Şehmus EDİS (MARDİN İGFA)
Hem meyvesi hem de çekirdeği yüksek oranda kalori, fosfor, vitaminler ve diğer mineralleri içeren dağdağan meyvesi Arapça’da Gingirez, Kürtçe'de Taev Türkçe'de ise Dağdağan olarak bilinen ağaç türüdür.
Mardin'e bağlı Zinnar Vadisi'nde çiftçilik yapan Mesut Irmak, Dağdağan ağacında yetişen meyvenin özelikle Öksürük ve Bronşit olmak üzere sinir sistemi yatıştırıcısı ve ağrı kesici özelliği bulunduğuna dikkat çekti. Hem meyvesi hem de çekirdeği yüksek oranda kalori, fosfor, vitaminler ve diğer mineralleri içerdiğini belirten Irmak,” Arapça’da Gingirez, Kürtçe’de Taev Türkçe’de ise Dağdağan olarak bilinen bu ağaç türüdür. Özelikle Zınnar, Midyat, Dargeçit, Savur ve Ömerli tarafında bunan kırsal kesimde kendiliğinden yetişen bir ağaç turudur. 300 ile 500 yıl arasında yaşayan Dağdağan ağacı her yıl son bahar aylarında meyve veriyor” dedi.
Doğu çitlembiği olarak bilinen Dardağan meyvesi özellikle Mardin, Diyarbakır, Şırnak, Siirt, Batman, gibi illerde halen bilinen ve tüketilen bir meyve olduğunu ifade eden Irmak,” Yetiştiriciliği pek yapılmasa da doğal alanlardan sonbaharda yetişiyor. Meyve ilk çıktığında yeşil renkli buruk bir tada sahiptir. Olgunlaştıkça tatlanır ve rengi kahverengi-sarıya döner. Çok lezzetli, etli bir meyveye sahiptir. Özelikle kıtlık zamanlarında hem insanlar hem de hayvanlar için oldukça değerli besin kaynağına sahiptir. Kurak alanlarda yetişir, ve kurtlanmaya, böceklenmeye karşı çok dayanıklıdır. Erozyon ile mücadelede ve doğal yaşam alanlarında birçok hayvanın özellikle son bahar ve kış aylarında beslenmeleri için büyük öneme sahiptir” ifadelerini kullandı.
Vatandaşlar öksürük ve bronşit tedavisi için alıyor.
Dardağan ağacının yetiştiği yerlerin eski yerleşimler yerleri olduğunu vurgulayan Irmak,” Günümüzde bu ağaç yetiştirilmiyor. Kırsalda bulunan ağaçlar 300 ile 500 yıl arasında değişiyor. Binlerce yıldır insanoğlunun çeşitli nedenlerle bu bitkiyi yetiştirdiği düşünülür ancak bu bitkinin neden unutulduğu bilinmiyor. Son baharda Zınnarda bulunan tarihi bahçelerimizden topluyoruz. Vatandaşlar öksürük ve bronşit tedavisi için alıyor. Süt ile kaynatılıyor. Süzüldükten sonra sabah ve akşam olmak üzere günde 2 bardak içiliyor.”
ÇOCUKLARIN VAZGEÇİLMEZ OYUNU: GİNGİREZ VE TUTAYE
Mardin Reyhani ve Gençlik Spor Kulübü Başkanı Mehmet Fidan, Dağdağan ağaçı ve meyvesi Mardin kültüründe önemli bir yer edindiğine dikkat çekti. Son yıllarda Dağdağan meyvesi çocuklar arasında fazla bilinmediğini söyleyen Fidan,” Geçmiş yıllarda mutlaka kış aylarında her evin mutfağında yer alıyordu. Hem sağlık açısından hem de çocukların uzun kış aylarının vazgeçilmez oyunu arasında yer alıyordu. Dağdağan ağacında veya meyvesinde her Mardinlinin çocukluğunda mutlaka bir anısı bir hikâyesi vardır. 30-40 yıl öncesine kadar şehirde veya köylerde yaşayan her Mardin’li çocukluk döneminde kalan Dağdağan hikâyesi veya anısını aradan geçen yıllara rağmen unutmaz, mutlaka çocuklarına veya torunlarına anlatır. O yıllarda çocukların vazgeçilmez meyvesi yanı sıra Arapça’da “Tutaye” denilen 20 cm boyunda ince borudan yapılan üfleme aleti ile Dağdağan meyvesinin çekirdeği ile birbirlerine ateş ediyorlardı. Dağdağan çekirdeği kime isabet ediyorsa o kişi oyundan çıkardı. Günümüzde iki gurup arasında oynan Paintball boya atma oyunu gibi bir oyun türü olarak tarih sayfalarında yerini aldı. Ayrıca o tarihlerde Gingerez dediğimiz Dağdağan çekirdeği ile çocukların yaramazlıkları bazen yaşlı adamları çileden çıkarıyordu. Çocuklar guruplar halinde gözlerine kestirdikleri kişiyi saklandıkları binanın arakasında Dağdağan çekirdeği ile ateş altına alıyorlardı.
Tabiki adam çekirdeklerin nerden geldiğini bilmiyordu. Her ne kadar bağırıp çağırsa da çocuklar kendilerini göstermeden oyunlarına devam ederdi. İnsanlar çocukların bu yaramazlıklarına hoşgörü gösterirdi. Çünkü onlarda bu süreçten geçtiklerini çok iyi bilirlerdi. Günümüzde bunlar kalmadı. Artık her çocuğu elinde tablet, telefon kafasını kaldırıp etrafında kim var kim yok umurunda bile değildir. Ne yazık ki teknoloji çocuklarımızı kültürümüzden tarihimizden gittikçe uzaklaştırıyor. Bambaşka bir sanal dünyaya sürüklüyor.”diye konuştu.