Kaş yapayım derken göz çıkartmadan, kurumsal ve bireysel isimler vermeden son söyleneceği en baştan… Ve yine her zamanki gibi dolaylı ifadeler ile söylemem gerekirse! Ankara'da bulunan! Pek çok kurumsal yapının genel merkezlerinde yönetici...
Kaş yapayım derken göz çıkartmadan, kurumsal ve bireysel isimler vermeden son söyleneceği en baştan…
Ve yine her zamanki gibi dolaylı ifadeler ile söylemem gerekirse!
Ankara'da bulunan!
Pek çok kurumsal yapının genel merkezlerinde yöneticilik yapanların önemli bir kısmının "tek özelliği" 'Ankara'da yaşıyor olmaları!' diyebilirim.
Diyebilirim, çünkü öyle!
***
Yaklaşık 25 yıldır zamanımın, paramın ve enerjimin önemli bir kısmı ile şehrimin, ülkemin…
İnsani, fikirsel, sosyal ve kültürel hayatına katkı sağlamaya gayret ederken!
Pek çok fikir ve düşünce hareketinin, siyasi partinin, sendikanın, vakfın, derneğin, velhasılı “kurumsal yapının” hem taşra hem de genel merkez yöneticilerini tanıma imkanı buldum.
Ve 50 yaşına merdiven dayarken tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki ülkemizin en önemli sorunu ANKARA!
Ve Ankara’dakiler!
İnanın bu 25 yılda öyle insanlar tanıdım ki Ankara dışında değil önemli parti, sendika, dernek ve vakıflarda yönetici olmaları, üye dahi olamazlar!
Ama kadere bak ki Ankara’dalar!
Ve çoğu da bu durumun farkındalar!
***
Pek çok genel başkan oraya Ankara dışından gitmiş olabilir ama, etraflarını çevirenlerin pek çoğu orada yaşayan, orada çalışan ve orada konuşlananlar!
Ve maalesef böyle insanlara yetki de verilince!
Onların taşra dediği illerde yaşayan inançlı, heyecanlı ve idealist pek çok insanı!
Kendi devamlılıklarını sağlamaya, idame etmeye çalışılırken!
Bazen bencilce, bazen cahilce, bazen de art niyetli uygulamalar yüzünden küstürüyor!
Ülkesine faydalı olabilecek pek çok kişinin, pek çok fikrin, pek çok projenin, birikmiş tecrübenin ziyan olmasına neden oluyor LAR!
Hal bu ki sermayeleri, Ankara da yaşamayan insanlar ve onların emekleri iken!
***
Yani demem o ki!
Ekonomiden - sağlığa, eğitimden - spora, siyasetten – maneviyata, sendikalardan - odalara, ticaretten – ilahiyata varıncaya kadar…
Ülkemize hayati derecede lazım olan kurumların “önemli bir kısmında” bizleri idare eden yapılarda maalesef yeterince ehil, yeterince samimi, yeterince birikimli insan yok!
Ankarada eksik olan bu yeterince kısmı Anadolu’nun pek çok ilinde Yeterince ve Fazlasıyla var.
Yani diyeceğim ve yine hiçbir yararı olmayacak önerim şu!
Sadece siyasi partilerde ki adaylar belirleme yöntemleri değil, odalar, sendikalar ve sivil toplum kuruluşlarında da yönetici belirleme yöntemleri ve görev süreleri yanlış!
Yanlış ve acilen değişmeli!
Bu yanlış yöntemler ve yanlış kişiler değişmeden.
Hiçbir şey iyiye gitmez!
Gazetelerde, televizyonlarda, sosyal medyada ve ya katıldığımız toplantılarda bakıyoruz adam kendi camiasının en olmaz modeli!
Hatta olamaz modeli(!)
Ve genel merkez yöneticisi unvanıyla dolaşıyor.
Tek artısı da, ikamet adresi Ankara!
Anadolu’da yüzüne bakılmayacak adamlar, Ankara’da başkan diye geziyor!
***
Yazık, ülkemize, geleceğimize samimi insanların emeklerine yazık!
Bunları düzeltmeden, bunlara itiraz etmeden, değişmesi için ısrar etmeden, Anadolu da “taşrada” yapılacak tonlarca emek ziyan oluyor.
***
Ez cümle, Milli mücadele nasıl ki İstanbul’dan umudu keserek başladı!
Bizim de Manevi mücadele için Ankara’dan ve Ankara’da ki “bazı” kişilerden umudu kesmeden, inisiyatif almadan, birlik olmadan, itiraz etmeden faydalı işler yapmamız zor #Diyedüşünüyorum.
Sizde düşünün!
Gün geçtikçe pek çok şey kötüye gidiyor,
Sık sık duyarsınız! Biz isterdik ama Ankara müsaade etmiyor!
Düşünelim! Akledelim! Ve birbirimizi uyaralım!
Biz bize Ankara’ sız da yeteriz!
Ankara çık aradan!
Cumartesi Günümüz de mübarek olsun inşallah.