Uzmanlar, uzun süreli COVID durumdan daha fazla kadınların etkilenmesinin nedenleri altında, kadınların erkeklere nazaran daha güçlü bir bağışıklık tepkisine sahip olmasını ve otoimmün hastalıklara olan yatkınlığını gösteriyor. Dü...
Uzmanlar, uzun süreli COVID durumdan daha fazla kadınların etkilenmesinin nedenleri altında, kadınların erkeklere nazaran daha güçlü bir bağışıklık tepkisine sahip olmasını ve otoimmün hastalıklara olan yatkınlığını gösteriyor.
Dünyanın dört bir yanından artan kanıtlar, COVID-19’a yakalanan ve enfeksiyonundan kurtulan insanların yorgunluk, kalp çarpıntısı, felç, beyin sisi ve nefes darlığı gibi bir dizi devam eden semptom yaşayabileceğini gösteriyor. Semptomların sekiz hafta ya da daha uzun sürmesiyle, “uzun süreli COVID-19” durumu ortaya çıkıyor.
UZUN COVİD AĞIRLIKLI OLARAK 40 YAŞIN ALTINDAKİ KADINLARDA GÖRÜLÜYOR
Haziran 2020'de, uzun süreli Covid'in ilk raporları tıp camiasında süzülmeye başladığında, bu gizemli rahatsızlıkla boğuşmaya çalışan doktorlar alışılmadık bir eğilim fark etmeye başladı. Akut COVID-19 vakaları, özellikle bu hastalıkla hastaneye kaldırılanların çoğu erkek ve 50 yaşın üzerindeyken, uzun süreli COVID-19 hastaları hem nispeten genç hem de ezici bir çoğunlukla kadındı.
Bununla birlikte, Mayıs ve Temmuz 2020 arasında Fransa’daki bir hastaneye yürütülen uzun süreli Covid-19'un ilk raporları, ortalama yaşın 40 civarında olduğunu ve Covid-19'un uzun vadeli etkilerinden etkilenen kadınların sayıca erkeklerin dört katı olduğunu ortaya çıkardı. Son 12 ayda, benzer bir cinsiyet çarpıklığı Bangladeş’den Rusya’ya kadar dünya çapında belirgin hale geldi.
Şu anda dünya genelindeki bilim insanları, kadınları uzun süreli COVID'e daha yatkın hale getiren farklı faktörleri araştırıyor. Araştırmacılar, bu durumun altındaki nedenleri anlamanın COVID-19 ve farklı enfeksiyonların tetikleyebileceği diğer hastalıklara ışık tutmak için çok önemli olduğunu söyledi.
HAMİLELİK TELAFİSİ HİPOTEZİ
ABD’de Yale Üniversitesi Tıp Fakütesi’nden immünolog Profesör Akiko Iwasaki, geçen yılın çoğunu erkeklerin ve kadınların yeni tip corona virüse nasıl tepki verdiği arasındaki farklılıkları çözmeye çalışarak geçirdi. Erken bulgularından biri, virüs bulaşmış hücreleri arayan ve yok eden bağışıklık sistemi için önemli bir hücre grubu olan T hücrelerinin, enfeksiyonun erken evrelerinde kadınlarda erkeklerden çok daha aktif olduğuydu. Bu durumun ise genetik farklılardan kaynaklandığı düşünülüyor.
Iwasaki, "Kadınların X kromozomunun iki kopyası vardır Ve bağışıklık sisteminin çeşitli kısımlarını kodlayan genlerin çoğu, bu kromozom üzerinde yer alıyor, bu da farklı bağışıklık tepkilerinin kadınlarda daha güçlü bir şekilde ifade edildiği anlamına geliyor" ifadelerini kullandı.
KADINLARIN BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ HAMİLELİK SIRASINDA ARTAN KORUMA İHTİYACINI DESTEKLEMEK İÇİN EVRİMLEŞTİ
Bununla birlikte Iwasaki, bu durumun aynı zamanda, üreme çağındaki kadınların bir patojenin varlığına karşı daha reaktif bağışıklık tepkileri olduğunu öne süren hamilelik telafisi hipotezi adı verilen bir teoriyle de bağlantılı olduğunu açıkladı.
Çünkü, kadınların bağışıklık sistemleri hamilelik sırasında artan koruma ihtiyacını desteklemek için evrimleşti. Bu güçlü bağışıklık tepkisinin, enfeksiyonun akut evresinde kadınların Covid-19'dan ölme olasılığının çok daha düşük olmasının nedenlerinden biri olduğu düşünülüyor. Ancak, burada farklı bir sorun yaşanıyor. Uzun süreli Covid için ana teorilerden biri, virüs parçalarının vücudun rezervuar olarak bilinen uzak ceplerinde aylarca oyalanmayı başarması…
Iwasaki, beyinden böbreklere kadar neredeyse her dokuda Koronavirüs kalıntılarının keşfedildiğini belirterek, “Kadınlar bir virüsün varlığına çok güçlü tepki verdiğinden, bazı bilim insanları bu viral rezervuarların vücutta kronik iltihap dalgalarını tetikleme olasılığının daha yüksek olduğunu ve bunun da uzun süreli Covid'li birçok kişinin yaşadığı ağrı, yorgunluk ve beyin sisi semptomlarına yol açtığını düşünüyor. Bu fikri destekleyen kanıtlar, kronik Lyme hastalığı çalışmalarında bulunmuştur. Lyme hastalığına neden olan bakteri Borrelia burgdorferi, doku ve sinirlere girerek vücutta saklanarak kronik semptomlara yol açabilir” değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: NTV